Merhaba,
nasılsınız?
Ruhunuz hangi kayanın ucunda geziniyor? Eliniz hangi alemin sınırlarını zorluyor?
Beni soracak olursanız (klasik oldu bu, olsun), çok şükür halimize. Kitap, gökyüzü, serçeler, kanaryalar, çiçekler, yapraklar, biraz kahve, bir kaç kalem, dostlar.. Böyle böyle dolduruyoruz hayatımızı. Ölüm hakkında bir şeyler okuyorum (ilgi duyduğum için), materyalizm hakkında bir de (ders icabı).
Bizim profun profu, Ernst Tugendhat yazmış mesela, Über den Tod diye bir makalesinde; gayet sübjektif bir dille (tarzı bu), ona başladım dün. Şili’de rastladığı, kendinden daha yaşlı bir adamla olan karşılaşmasından bahsediyor metninde. Bu karşılaşmanın kendisini neden etkilediği hakkında tefekkür etmek amacıyla mezkur metni kalem almış. Yaşlı adamın ağır bir hastalığa yakalandığını, akabinde tanrıya dua edip „eğer beni iyileştirir, ömrüme biraz daha ömür katarsan bir kilise inşa ettireceğim!“ şeklindeki adağını anlatıyor. Ve bu duanın kabulünden sonra gereğini yerine getirme çabasını. Hayatın (dünya hayatının) bitmesi, bitebilen bir şey olması nasıl da zorluyor insanı, değil mi!
Epikürü alıntılıyor bir de. „Ölümden neden korkuyoruz ki? Ölünce olmayacağız, olduğumuz sürece de ölüm yok“ diyen Epikürü. Akılüstü bir fenomenin çok basite indirgenmiş düşüncesi. Ve bu düşünceye kasılarak ışık tutmaya çalışan yaşlı bir profesör. Ne garip.
Ne diyordum?
Çok şükür daha iyiyim. İnsanın insana olan hayrının ne kadar da sınırlı olduğunu idrak ettiğimden beri çok daha iyiyim. Kısıtlı bir hayatta sayılı nefesimizi ne uğruna tükettiğimizi de iyi seçmeliyiz, bunu fark ettim bir kez daha. Bazı şeyler ve bazı kimseler bu nefese değmiyor, üzgünüm ama öyle. Egoizmin çok ötesinde, sağlıklı bir hayat ve sevgi tasarrufundan söz ediyorum. Bir günbatımının veya kuş sesinin verdiği huzuru veremeyen insanlar var mesela. (Bütün kuşların boyun eğdiği insan kalpleri de vardır muhakkak, o ayrı.)
Kafam biraz dağınık. Az zamanda çok şey yapma ve üretme belki de yaşama derdindeyim şu an. „şu an“ı derinden, bereketle ve mutmain bir şekilde doldurmayı arzuluyor olabilirim.Selbstverwirklichung diyor almanlar.
Size değer veren, kalbinizi ve ruh halinizi önemseyen kişilere değer verin siz de. Ölüm hakk. Allah güzel..