Üç arkadaş

Biz üç kişiyiz. Kanarya kuşum, hasta kardeşim ve ben. Aynı odada uyuyor, aynı geceden içiyoruz, herkes yüreği kadar. Bi-vefa bir dünyanın içine düşmüşüz. Sadece kuşlar değil, insanlar da kafestedir: geçmişin, sessizliğin, çaresizliğin, yalnızlığın..

Kuşumun kafesini hep açık tutuyorum. Gönlünce uçsun odamda. Dünya yeterince kafesken..

İnanıyorum, gün gelecek özgürlük bizim de can evimize uğrayacak. İnşallah o gün güneşe doğru koşamayacak kadar güçten düşmem.

Seni incitenler çekmedikleri vicdan azabıyla hayatlarına devam ettiler. Ya yüreklerine?

Zehirli çiçekler.

– Nasılsın?

– Bana benim de bir hayatım olduğunu hatırlatan ne kadar az insan varmış meğer.. Gördükçe inciniyorum. Düşünce ve sevgi ekildiği kadar biçilmiyormuş. Hatta kimi zaman en çok suladığınız çiçeğin dikeni sizi zehirliyormuş.. Burası dünya, sevebilenler daima kaybeder burada. Çünkü sevgi dünyaya sığmaz. Dünya sevgiyi kaldıramaz. Kaybedeni muzaffer kılan bir mağlubiyettir bu.. Sevgimi bir yavrukuşu korur gibi korumayı öğrendiğim gün, güneş ile kendi hayatıma uyanacağım.

İbrahim.

– nasılsın?

– yüreğim buruk.. hüznümün bana ok gibi dönmemesi için, her kırılışımda, her ağlayışımda ve her dile gelmeyen incinmemde, yüreğimin bir yerinde tomurcuklanan bir çiçeğin bir melek tarafından sulandığını hayal ediyorum. Yeni Zelandada yakınlarını kaybeden o vakarlı ve teslim müminlerin içinde ise koca bir bahçe olmalı! biliyor musun, İbrahim peygamberin hikayesini dinlediğim günden beri biliyorum, ateş ile bahçenin birbirine yakın olduğunu..
Ateşi söndüremezsen de, gönlüne bir İbrahim gelebilir, eğer ateşin orta yerinde bir bahçe yetiştirmekten vazgeçmezsen Allah muhakkak bir gün gönderir..

içindeki yetim.

– Nasılsın?

– Kalbinde bir yetimin başı var. Onu kime okşatıyorsun?

Bak. Hepimizin kalbinde gizli olduğunu düşünüyorum: yetim bir çocuğun başı. Anne babamız hayatta olsa dahi, çok yaralandığımız ve yaramızı kimselerle paylaşamadığımız zamanlar o içimizdeki yetim başını uzatır bize.. Napıyoruz o an? Budur mesele. Ve ona olan davranışımızdır belki de, gidişatımızı belirleyen..

kuş gönlü gibi mi?

– Nasılsın?

– içimde yürümeyi bekleyen dağları hangi komut nasıl sustursun? Hangi emir durdursun?

Kuşun gönlünü gözeten bir Allah var. Allah zannımıza göreyse, benim zannım bu işte: Yeryüzünün tüm masum kuşları O’na emanet. O (c.c.) ise emanete en güzel sahip çıkan. O halde: asayiş berkemal.

Nasıl mıyım? Yorgunum (yalan yok), ama dargın değilim. Hamd.