satmışız

Bugün
kendi hayallerime ağlamadım.
Bugün Yunus’un hayallerine ağladım..

Allah hayallerimizi elimizden ve dünyamızdan alıyorsa muhakkak satın alıyordur, değil mi? Karşılığında çok daha güzel bir şey vermek için, değil mi?

kendinden vazgeçmemek

Senin benim için basit bir şey
falanca için çok şey olabilir:
bir tebessüm yahut dört lira.

Çok üzgün bir halde bulunan insanın buna rağmen yüzüne yansıyan tebessümün pahasını kim ölçebilir ki? Cebinde beş lirası olan insanın dört lirasını vermesi hangi zenginlik tanımına sığar ki? Sadece bir tebessüm, sadece dört lira – kimilerine göre „sadece“. Kimilerine göre ise dağlar kadar emek ve büyük bir sermaye.

Çok kötü bir haldeyken bir başkası üzülmesin diye girilen iyi hal üzerine ciltlerce kitap yazabilirdim. Bir uçta bulunan ruh halinden diğer uçtakine geçiş esnasında sakınılan uçurumun kendisinden veya o uçurumdan ümitsizlik yahut delilik kuyusuna düşmemek için karanlık gecelerde boğuşulan en mahrem duygulardan bahsedebilirdim.

Fakat başka bir noktadayım şimdi.
Yaşananları üstümden atmak için
kendimi bıraktığım bir suskunluğun tepesinde,
biriktirdiğim o derin kelimesizliğime bakıyorum.
Peşimi bırakmayan fakat benim de olmayan bir mânâ var,
onunla yaşıyoruz – kelimelerin çok ötesinde.

Neşemi geri istiyorum.

uğradık göçüyoruz

Babamın dayısı, Süleyman dedemiz, komada. Her an dünyasını değiştirebilir. Dünyanın hiçbir şekilde kalmalık bir yer olmadığını, bütünüyle uğramalık bir yer olduğunu hatırlatan insanlarımız.. ve bunu sürekli unutan bizler.

Herkes sırası gelince göçecek.
Allah hayırlı akibetler versin.

geçmeyen zaman dilimlerinin faniliği

Kuşum Fıstığı her sevişimde bir melek de gelip benim kalbimi seviyor, hissediyorum.

Bazen sırf kendi sessizliğinde boğulmamak için hareket edersin, bazen kendi durgunluğunda batmamak için kararlar alırsın. Keşfedilmeyen ne kadar güzellik varsa, hepsi başka bir alemde varlığını sürdürüyor olmalı. Kesin bilgi gelmedikçe yaşanılan gelgitler, zann, fikir ve duygular ne kadar da ince. Her an kopabilir.

Kuşların tevekkülüne hayran bıraktıran Allah’a şükürler olsun. Kuşu giydiren, elbet bizim kalbimizi de giydirmeye muktedir.

Yalansız bir aleme duyduğum özlemi her gece yastık yapıp uyuyorum. Her sabah yalanlı bir dünyaya uyanıyorum.

Geçecek..
Geçmeli.
Allah var.

mimarlık bürosu

Kitabın gölgesinde gecelemek istiyorum
Güneşin en tepede olduğu vakit
sessizliğin hafifliğinde yüzmek

Bir sepet, bir ilmek, bir de hardal tanesi
kadar iman
Kalpte.
Sesler işitiyorum
Biri çok güzel
Peygamber (s.a.v.) sesini hayal etmeyi hayal ediyorum.
Bir gece lambasının şahitliğinde
ömür bize şahitlik ediyor

Evimi inşa ediyorlar
Bekliyorum
Kalpte.

Bedenime uyanıyorum.

canımın özü.

Şerrin içine hayr gizleyen Allah merhameti. Her sabahı ve her uyanışı yeni bir güne çeviren Yaratıcının bitmek tükenmek bilmeyen sonsuz lütfu.

Bugün daha durgun ve şükürlüyüm. Daha huzurlu ve barışık. Gökyüzü dahi bu kadar sık renk değiştirirken insan nasıl değiştirmesindi ki?

Bir şeyler oluyor, geçmeyecek sanıyorsun, ama geçiyor. Sonra yine bir şeyler oluyor, akıllanmadan yine aynı yanılgıya düşüyorsun ama yine geçiyor. Ve bir ömür bu serüveni anlamak, bir çemberi kırmaya çalışmakla yol alıyor.

Yol alıyor muyuz gerçekten?

Dinleyelim:

Muzaffer Ozak (k.s.) – Tarîkat Hakk’a Giden Yol Mürşid İse Yol Göstericidir

Muzaffer Ozak (k.s.) – Aşk

Muzaffer Ozak (k.s.) – Meşk: Taştı Rahmet Deryası