yenilginin büyüklüğü

..

öfkemi onca sene yenmekten sıkılmış ve yorulmuş olmalıyım ki, artık adeta onun beni yenmesine hazır hale geldim. insanoğlu garip bir varlık: daima galip gelmek, düşmanı gözde küçültüyormuş. küçük düşmanı yenmek ise çocuk oyuncağıdır. galibiyetin tadını kaçırır. gurur duyulacak tarafı yoktur. küçük düşmana karşı yapılan küçük savaş sadece yüktür, sıkıcıdır, illettir. küçük düşmanın varlığı sinirbozucudur, yok edilişi ise sıradandır, başarıyla ilgisi yoktur, takdire şayan bir tarafı da yoktur. öyle ki, bu savaşın bir galibi olmaz. küçüldükçe küçülen düşman, hiçleşmeye doğru gitmektedir. zayıfı yenen kendini ne savaşçı olarak nitelendirebilir ne de galip olarak tanımlayabilir. hatta savaş da yok gibidir. onca yıl sarfedilen emekler boşa çıkmıştır. öyle ya: hiçleşmiş düşmana karşı harcanan emek de hiçleşmiştir..

bunun için: arada bir yenilmek iyidir. savaşa fazla mühimmat ile gitmemek mesela. ille de kazanacağım diye yırtınmamak. zira düşmanın büyüklüğünü anımsamak için kaybetmek gerekir kimi zaman..

ben şu aralar durmadan yeniliyorum. savaşlara silahsız gidiyorum.
çünkü silahlarımı tükettim. seneler boyu savaşıma gereğinden fazla silah taşıdım.

düşman yoksa, kendime dost olamam, değil mi?
gel de bunu benim yerime bana dost olmaya çalışanlara anlat..
oysa hiç kimse benim yerime benimle dost olamaz.
kimse benim yerime benimle bir olamaz.
kimse benim yerime kendimle barışamaz..

zamanı geriye almak mümkün olsaydı ve Allah beni bebekken konuştursaydı, şunları söylerdim:
„lütfen, bana dost olmayın, beni kendime dost edin.“

daha fazla „karşıki dağlara“ ihtiyacım yok benim.
kendim adında bir dağım var, benim dağım.
dağa dağ eklemek yerine, kendimle aramdaki uçuruma köprü olun..

gel de bunu..
..

Hinterlasse einen Kommentar